Press enter to see results or esc to cancel.

Ihlamur Kokusu…

Rüzgârın getirdiği ıhlamur kokularını içime çekerek balkonda kahvemi yudumluyorum. Ihlamur ağacını, kokusunu ve çayını çok severim. Şükür ki evimin çevresinde bolca ıhlamur ağacı var. Her sabah uyanınca ilk işim balkona çıkıp bu güzel kokuyu içime çekmek. Akşamları da günün yorgunluğunu atmak için balkonumda yine bu güzel kokuyla yazılarımı yazmak en büyük keyfim… Keyif deyince her birimizin keyif ve zevk anlayışı farklı.

Sevgili dostlar, dünyaya geldik yaşıyoruz, yaş alıyoruz, yaşlanıyoruz. Aslında olgunlaşıyoruz, yaşanmışlıklarımızla edindiğimiz tecrübelerimizle oluşan aklımız bilgimiz belki de okulda öğrendiklerimizden çok.

İnsan yaşayarak öğreniyor…

En derin acıları çekerek öğreniriz ayakta kalmayı…

Yediğimiz darbelerle öğreniriz, hayır demeyi…

Önce ben demeyi…

Her ilişkiden sonra zırhımızı kuşanıp etrafımıza duvarlar örmeyi öğreniriz…

Duvarlar ne kadar kalınsa içeri girmesi de o kadar zordur…

Değecekse doğru kişiyse kapıları açar kendimiz buyur ederiz…

Hayat çok acımasız ve çok kısa. Yaşadığımız sürece aldığımız keyifler, zevkler ve geriye bıraktığımız “iyi insan” olmak bize kar kalacak. Sadece “iyi insan”dı dedirtebilmek ne kadar önemli… Yaşıyoruz, yaşlanıyoruz ve ölüyoruz. Öldükten sonra geriye örnek alınabilecek bir yaşam bırakabilirsek ne mutlu bize…

Hayattaki acılara, kötülüklere, kötülere  inat !

Doğumla ölüm arasındaki bu “hayat yolculuğumuzda” aldığımız zevkler yaşadığımız keyifler bize kalıyor… Maddi olan her şeyi bırakıp gideceğiz… Söylediğim gibi hepimizin zevk ve keyif anlayışı farklı. Kimi balkonda bir kahve içmekten, kimi yüzmekten, kimi bir dostla sohbetten keyif alır.

Sevgiliyle bir simidi bölüşmek kadar onun ellerindeki sıcaklığı hissetmek kadar başka güzel bir keyif var mıdır ? Ay ışığında denize karşı yakamozları seyretmek, sabah kuş cıvıltılarıyla uyanmak kadar keyif verici ne olabilir.

Diyet yaparken bile bir parça çikolatanın tadındaki zevki ne verebilir ?

Doğumla ölüm arasındaki bu “hayat yolculuğumuzda” “hayata dair” yaşanabilecek her türlü kaygı ve sıkıntıdan uzak, gönlümüze göre keyif ve zevklerimizi hepimizin yaşamasını dilerim.

***

Geçtiğimiz hafta 30 Haziranda Türkiye Emekliler Derneği Manisa Şubesinin Atatürk Büstüne çelenk sunarak kutladıklarını gazetemizden okudum. Başta sevgili babam olmak üzere tüm emeklilerimizin günlerini kutluyor, sağlıklı ve huzurlu bir yaşam geçirmelerini diliyorum.

Doğuyor, büyüyor, genç ve orta yaşlı olarak hayatımızı çok güzel geçiriyoruz. Rahmetli ananem “kurt kocayınca kuzunun maskarası olurmuş” derdi. Yaşlanıp kocayınca işlerimizden de emekli olunca sanki hayat bitiyor. Aslında insanın yaşadığı tecrübelerinin bilgi birikiminin en fazla olduğu bir dönemde emeklilik geliyor. Keşke bizlerde sağlıkla emekli olduğumuz günleri görebilsek …

Öncelikle sosyal devlet ilkesinin içini emeklilerimizin emekli olarak hayatlarını daha refah içersinde geçirecekleri şansları hazırlayarak doldurmalıyız. Sonra da tüm genç, orta yaşlı, çalışanlar olarak onlara saygılı, vefalı davranmalıyız diye düşünüyorum. Yılların çabuk geçtiğinin bir gün bizimde emekli olup yaşlanacağımızın farkına varmalıyız…

Bana göre emeklilik yeni bir hayatın başlangıcı. İnsanın bilgi birikiminin en fazla olduğu süreç. Sadece emeklilikte insan bir şeylerle uğraşmalı hobiler edinmeli. Meşguliyet olursa hayattan alınan zevklerde bitmez. Hayata tutunmayı ve mücadeleyi bırakmaz insanlar… Her yaşın ayrı bir güzelliği ve mevsimi var önemli olan sonbaharda bile yüreğinizdeki ilkbaharı soldurmamak …

 

Sevgiyle kalın…

 

Comments

Comments are disabled for this post