Press enter to see results or esc to cancel.

İsmail Akçura Röportajı

23 YILA 20 OTEL SIĞDIRMAK

Hayat boyu öğrenmeyi kendine felsefe edinmiş, 40 yaşında tenis, 50 yaşında golfe başlamış. 23 yıla 20 otel sığdırmış, başarılı ama bu başarısını ben ‘’Memleketime borcumu ödüyorum.’’ diyecek kadar mütevazi bir işadamı İsmail Akçura. 50 yıl önce okuduğu okulun yurdunu bugün yaptıracak kadar vefalı. Memleketini seven herkesin, özellikle gençlerin örnek alması gereken Manisa’nın kanaat önderlerinden, Anemon Oteller Zinciri Onursal Başkanı  İsmail Akçura’nın konuğuyum bu hafta.

Sizi Anemon Otelleri’nin sahibi olarak tanıyoruz ama özel hayatında nasıldır  İsmail Akçura ? Kendinizi nasıl anlatırsınız ? Hayata bakışınız,hayat felsefeniz nedir ?

       Hayat boyu öğrenme felsefem. Güne sabah ezanlarıyla başlarım.Her gün mutlaka bir saat yürürüm. 8.30 ‘ta büroma gelirim. Bürodaki işlerim saat 14.00 gibi biter. Türkiye’nin çeşitli illerinde otellerimiz olduğu için zaman zaman oralara giderim. Ama saat 17.00-18.00 gibi mutlaka evime dönmeye çalışırım. Eşimle, çocuklarımla ve torunlarımla vakit geçirmeyi seviyorum. 40 yaşında tenise, 50 yaşında golfe başladım, öğrenmenin yaşı yok.

6496487_3_b

 

İsmail Akçura’nın ‘En’ leri nelerdir ? En sevdiğiniz ? En kızdığınız ? En sevmediğiniz ?

       Her gün Allah’ın bana verdiği nimetler için ve böyle güzel bir ülkede yaşadığım için şükrederim. Güzel olan her şeyi, her canlıyı severim. Allah’ın yarattığı her canlı güzeldir. En kızdığım; cahil olup cahil olduğunu bilmeyen yarı cahil insanlardır.

Müzik ve edebiyatla ilgilenir misiniz ?

       Klasik Türk Musikisini ve edebiyatı çok severim. Ahmet Haşim, Yahya Kemal okurken mutlu olurum. Yahya Kemal’in bir şiiri var; ‘’Çok kimse anlayamaz eski musikimizden ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden’’ diye bunları mutlaka herkesin  okumasını tavsiye ederim.

İyi bir koleksiyoner olduğunuzu biliyorum, ne kadar süredir var bu hobiniz ?

Koleksiyonunuzda en sevdiğiniz parça hangisi ?

       Ben Yüksek Mühendisim. 1965 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nden mezun oldum. 20 sene önce Milas’ta inşaat yaparken inşaat sahamızda  eski eser çıktı. Bu eseri müze müdürüne götürdük, ilgilenmedi. Biz bu eseri alıp araba ile Manisa’ya dönerken kaza yaptık. Kazada polisler bizi eski eser kaçıyorsunuz diye dava ettiler. Davadan berat ettik. Müze müdürü sizi kolleksiyoner yapalım dedi. Ve benim kolleksiyonerliğim başlamış oldu. Özal zamanında bir takım insanlara kolleksiyoner olma hakkı verdiler. Bende eski eser kolleksiyoncusu oldum. Türkiye’de muazzam eski eser kaçakcısı var. Ben bu eserleri topluyorum, müzeye kaydettiriyorum. Bir defter müzede, bir defter bende oluyor.Türkiye’de çok değerli eski eserler var. Cam ve mermer topluyordum, deprem oldu camlar kırıldı, müzeye verdik. Şimdi taş, mermer ve daha çok yazıt topluyorum. Manisa Müzesi’nde çok güzel yazıtlar var. Yazıtlarda öğrenmemiz gereken güzel konular var. Osmanlı vakıflarında bir adam bir şeyi vakf ettiği zaman bu kişiden çıkıp Allah’ın mülkiyetine geçiyor. Allah’ın mülkiyetine geçen mala zarar verende beddua alır. Manisa Müzesi’nde bir yazıt var, Soma Kırkağaç taraflarında M.Ö 1050 yıllarda yazılmış, 2000 yıl önce Epigates diye bir adamın vakf ettiği bir yazıt. Benim burada var, birde Osmanlı padişahlarından Deli Mustafa’nın bir yazıtı var. Hepsindeki beddua aynı. Bazı yazıtlarda Roma Hukunun bir çok örneğini görebilirsiniz. İnşaallah burada yapacağımız müzede yazıtları tercüme ettireceğiz. Buradaki müzemiz için Berlin’e gittim, orada müze ışıklandırması ve ısıtmasını yerinde görüp bilgiler aldım.

20131130_110126

Sizin koleksiyona,sanata,tarihe olan zevkiniz otellerinizin hepsine bir şekilde yansımış. Bunun en iyi örneği İzmir Bornova’daki Charnaud Köşkü çalışmanız. Villa Levante çok güzel,çok zevkli,keyifli. Manisa’ya da Villa Levante benzeri butik otel açmayı düşünür müsünüz ?

       Charnaud Köşkünü 1826 yılında bir İngiliz yapmış. Biz orayı satın aldık. Charnaud Köşkü en iyi eski eser yenileme ödülü aldı. Manisa’da maalesef böyle bir yer yok.  

 

Kula’da böyle bir otel ve şarap fabrikanız var…

Kolleksiyoner olduğum için tarihede meraklıyım. Strabon diye bir Yunan coğrafyacının kitabında Kula ve çevresinde yetişen üzümlerden en iyi şarapların yapılacağını ve ilaç niyetine içileceğini okumuştum. Fransa ve İtalya Etna’ya gidip analizler yaptırıp fabrikamızı açtık. Şu anda Kula’daki köyde bağın içinde hem otelimiz hem şarap fabrikası var. 12 çeşit şarap üretiliyor. Bu da Kula için bir sosyal sorumluluk projesi oldu.

Maddi anlamda her istediğinize ulaşmış görünüyorsunuz gerçek anlamda hayal ettiğiniz yerde misiniz ?

İnsanların hayallerinde sınır olmaz.Allah’a şükür istediğimiz her şeyi yaptık. En büyük hayalim yabancı otellerle yarışacak 50 otel zinciri olmak.
20131130_111024

 

 

Kadına şiddetle mücadelede konu hep kadın ve kız çocuklarının  eğitimine dayanıyor. Bu konu ile ilgili güzel çalışmalar yapılıyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz ? Kadın çalışanlarınıza yönelik pozitif ayrımcılık yapıyor musunuz ?

       Kadına şiddet diye bir mevzu konuşulmamalı bile. Bir erkek olarak utanırım bunu konuşmaktan. Kadını bırakın, bir karıncaya bile şiddet uygulanamaz. Bu bir hastalık, tedavi edilmesi gereken bir hastalık.

Biz hizmet veriyoruz. Bayanlar evine gelen misafiri gibi otele gelen misafirlerimizi ağırlıyor. 20 otelin 10 tanesinin müdürü kadın. 5 yıldızlı,emrinde 100 kişinin çalıştığı  bir otelin bir kadın tarafından yönetilmesi büyük başarıdır. Ayrıca ofisimde çalışanlarımında çoğu kadın.

‘Manisa Anemon Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’çalışmaları ne aşamada ?

       Mimari projesi bitti ,Ankara’ya gönderdik. Gelince hemen başlayacağız.

Manisa’da ve Ege Bölgesinde Sosyal Sorumluluk Projesi dendiğinde siz akla geliyorsunuz. Aigai kazıları hangi aşamada ?

Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Doğer hocalar geldiler, ‘’Kazımızda sponsorumuz olur musunuz?’’ dediler. Bizde olduk. 10 yıldır kazılar devam ediyor.

Fırsat buldukça bende kazı çalışmalarına katılmaya çalışıyorum.Çok güzel heykeller çıkıyor. Bu heykelleri burdaki müzemizde sergileyeceğiz.

Birde Çavdarhisar’da dünyada ilk borsa binası ile  tiyatro ve buna bitişik stadyum bulunan Aizanoi Antik Kentindeki kazı çalışmalarında Pamukkale Üniversitesinden Elif Hocaya 2 yıldır sponsoruz.

Nihal Akçura Otelcilik ve Turizm Lisesini yaptırdınız ve çoğu hayırsever yaptırıp devlete bırakır. Siz öyle değilsiniz öğrencileri,okulu ziyaret ediyorsunuz. Sizi ziyaretimde de Dünya Klasikleri serisini alıp okulun kütüphanesine göndermiştiniz. Okulun öğrencilerinden isteğiniz nedir ?

       Biz turizm işi yapıyoruz. Otellere ilk başladığımız zaman çoğu çalışanımıza topuklu ayakkabı giymeyi, banyo yapmayı saçlarını taramayı, traş olmayı öğrettik. Onlara tüm bunları öğretmek, eğitebilmek için bu Turizm Lisesini açtım. Burs verdiğim öğrencileri çağırıp notlarına bakıyorum, dersleriyle ilgilenmeyi seviyorum. Girdikleri işleri derinlemesine yapsınlar.

23 yılda 20 otel yapmak hiç kolay değil. Yakında Türkiye’de her ilde Anemon olacak mı ? Tüm bunları nasıl gerçekleştirdiniz ?

       Her ilde her kasabada Anemon olsun, 50 otelimiz olsun istiyoruz. Bir ile otel açmak çok önemli, o ilin sosyal hayatı renkleniyor. Malatya’da otel açtık, geçenlerde plaket verdiler sağolsunlar.

Yabancı ortak almadan ‘’Türk Markası Anemon’’ olarak başarılarınızı neye borçlusunuz ?

   th    Tüm amacım dediğiniz gibi yabancı ortak almadan Türk markası Anemon olarak 50 otel zinciri haline gelmek.Buna başarı demeyelim, başarı çok iddialı olur belki. Vazifesini yapan, memleketini seven bir işadamıyım. Ben vazifemi yaptım. 72 yaşına girdim. Çocukluk yıllarımda Türkiye çok fakirdi. Atatürk Lisesinde yatılı okudum. Memeleketimiz bizi okuttu. Memleketten aldığımı memleketime vermek, borcumu ödemek istiyorum. Manisa’nın okula ihtiyacı vardı yaptık, müzeye ihtiyacı vardı onu yapıyoruz. 40 yıldır her işimde ilk günkü heyecanımı yaşıyorum. Bu sevgi, bu heyecan bizi buralara getirdi. 50 yıl önce okuduğum Atatürk Lisesinin yurdunu yapıyorum ve mutlu oluyorum. Bunları vatanını seven herkesin yapması gerekir.

Siz örnek alınacak bir iş adamısınız, sizi örnek alan gençlere tavsiyeleriniz neler ?

       Muaffak olmanın birinci şartı yabancı dil  hatta bir değil iki yabancı dil.

İngilizceyi anadilleri gibi bilmeleri lazım. Çok çalışsınlar, yaptıkları işin hakkını versinler. İkinci şartı hangi işi yapıyorlarsa  derinlemesine bilmeleri lazım. İşin yanında edebiyat, tarih bilmeleri lazım.

İş yoğunluğunuzda zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim. 

Comments

Comments are disabled for this post