Press enter to see results or esc to cancel.

Hoşgeldin EYLÜL…

Hoşgeldin Sonbaharın ilk ve en güzel tadı Eylül. Bana hüzün ve sevinci bir arada yaşatan Eylül. Eylül kadınıyım ben, çok seviyorum Eylül’ü. İnsanın içini ferahlatan esintilerini. Denizin durgunluğunu, sessiz, ılık havasını.Yaprakların sararıp solmasını seyretmek yaşamın devamını hatırlatıyor bana…Baharda yeni yapraklar filizlenecek çünkü,yeni hayatlar yeşerecek…

Eskiden beri sonbaharı çok severdim.Belki de Eylül’de doğduğum için.

Ta ki hayatımın 19. Yılına kadar… 19 yaşında rahmetli annemi Ekim’de kaybedince, ilk Ekim ayından soğudum. Eylül ayı girdiğinde Ekim gelecek annemi kaybediş yıllarımı yaşayacağım diye tasalanırdım.Rahmetli annemi kaybedeli 23 yıl geçti…

Bugün  rahmetli babamı sonsuz yolculuğuna uğurlayışımızın 3.yılı. 23 yıl önce annemi benden alan amansız hastalık 2 Eylül gecesi babamıda aldı.

Sevgili babam yakalandığı karaciğer kanserine yenik düştü…O’nun yaşadığı acıları son buldu,bizim içimiz acıyor… Bir yanım hep eksik ,boğazım düğüm düğüm…

Annemi 19 yaşında kaybettim ben, öksüz kaldım şimdide yetim… Ölüm öyle büyük bir boşluk ve ACI ki… İlk anlar kabus mu görüyorum diyorsun… Günler geçiyor artık uyanmak istiyorum kabus bitsin derken,özlem başlıyor…

Sonsuz bir özlem… Geriye kalan sadece anılar… Öyle ACI bir gerçek ki özlediğinde gidip ellerini öpemeyeceksin… Sarılıp konuşamayacaksın… Ellerinin yerine mezarındaki topraklarını okşayacaksın… Ve bundan sonra hayattaki en büyük gerçek olan yaradan ına sığınıp başında dua okuyacaksın…

Baba her insan için çınar ağacıdır. Benim çınarım gölgesinde bazen üşüttü beni… Yapraklarını döktü, etrafımı sarıp korudu… Bazen dökülen yaprakların arasından süzülen güneş içimi aydınlattı. Ben hep çınar ağacımın gölgesinde olacağımı sanıyordum, istediğimde gidip göreceğim konuşacağım O nasılsa hep orda beni bekler derken ; dağ gibi çınarım yıkıldı …

Sevgili dostlar, ACI nedir, sizce ? Saatler öncesinde canlı olan nefes alan birini toprağın altına gömebilmek mi ? Babaya veda edebilmek mi ? Kendin baba acını yaşarken, çocuklarının dede acılarına direnebilmek mi ? Babanın yaşıtları gelip taziye dileklerinde bulunurken ayakta durmaya direnebilmek mi ?

İçin yanarken, yüreğin acıyorken, O’nu toprağın altında bırakıp başın dik dönebilmek mi? Nedir sahi ACI ? Hayatın ölüm gibi bir gerçeği varken, yaşadığımız diğer acıların ne kadar boş olduğunun farkına varabilmek mi ?

Aslında bir film kadar kısa olan hayatımızın musalla taşındaki 15 dakikalık saltanatını görmek mi ? Hayata dair yaşadığımız , isteklerimiz , hırslarımız, bencilliklerimiz, kaprislerimiz, para, mal, mülk sevdamızın hepsini hayatta bırakıp sonsuzluğa gideceğimiz gerçeğinin farkına varıp ona göre davranabilmek mi ?

İşte sevgili dostlar, ölüm acısını yaşadıktan sonra hepimizin hayatın güzelliklerinin tadına vararak, dostlarımızın, sevdiklerimizin kıymetini bilerek yaşamamız dileklerimle hepinize güzel bir hafta diliyorum.

Sevgiyle kalın…

Comments

Comments are disabled for this post