Press enter to see results or esc to cancel.

Hakkını Vererek Yapılan Her İş Kutsaldır…

          Yaşlı bir marangozun emeklilik çağı gelmişti. Marangoz çalıştığı müteahhidine, çalıştığı konut yapım işinden ayrılarak eşi ve büyüyen ailesi ile birlikte daha özgür bir yaşam sürmek tasarısından söz etti.
          Çekle aldığı ücretini elbette özleyecekti. Ne var ki emekli olması gerekiyordu. Müteahhit, iyi işçisinin ayrılmasına üzüldü ve ondan, kendine bir iyilik olarak, son bir ev yapmasını rica etti. Marangoz, kabul etti ve işe girişti, fakat gönlünün yaptığı işte olmadığını görmek pek kolaydı. Baştan savma bir işçilik yaptı ve kalitesiz malzeme kullandı. “Kendini adamış olduğu mesleğine böyle son vermek ne büyük talihsizlikti”! …
          İşini bitirdiğinde işveren, evi gözden geçirmek için geldi.
          Dış kapının anahtarını marangoza uzattı.
           "Bu ev senin" dedi, "Sana benden hediye" . Marangoz, şoka girdi. Ne kadar utanmıştı! Keşke yaptığı evin kendi evi olduğunu bilseydi! O zaman böyle yapar mıydı hiç! …
          Bizim için de bu böyledir. “Gün be gün kendi hayatımızı kurarız”. Çoğu zamanda, yaptığımız işe elimizden gelenden daha azını koyarız. Sonra da, şoka girerek, kendi kurduğumuz evde yaşayacağımızı anlarız. Eğer tekrar yapabilsek, çok daha farklı yaparız.
           Ne var ki, geriye dönemeyiz. “Marangoz sizsiniz. Her gün bir çivi çakar, bir tahta koyar ya da bir duvar dikersiniz”.
          "Hayat; bir kendin yap, tasarımıdır." demişti bir hocam. . .
            “Bugün yaptığınız davranışlar ve seçimler, yarın yaşayacağınız evi kurar”.
           Öyle ise onu akıllıca kurun.

          Unutmayın...

          Paraya ihtiyacınız yokmuş gibi çalısın.

          Hiç incinmemiş gibi sevin.

           Kimse izlemiyormuş gibi dans edin.

          Sevgili dostlar, benim hayat felsefem olan pozitif düşünceye girdik bu haftada ama bundan önce hikâyemizde geçen iş disiplini ile ilgili sizlerle biraz dertleşmek istiyorum.
          Hepimiz biliriz eskiden resmi kurumlarda işimiz olunca bir masadan diğerine gönderilirdik, masadaki kişinin çayını içmesini beklerdik…
          Bire on kala gitsek ‘öğle arası kardeşim birden sonra gel’ laflarını duyar sineye çekerdir… Neyse ki günümüzde bu tip sözler azaldı…
          Oysa ki insanlar birbirine biraz hoşgörüyle anlayışla davransa, empati yaparak düşünebilse… İş bitirmeyi öğrenebilse…
          Üniversiteden bir hocamın lafını hiç unutmam ; “Herkes yaptığı işi kendi işini yapıyor gibi yapsa düzen hiç bozulmaz, ahenkle gider” … demişti.
          Kişilerin sevdiği işi yapmaları çok önemli. Ne yazık ki eğitim sistemimizin çarpıklıklarının örneklerinden biri olarak, hayatın realiteleri içinde sevdiğimiz ve istediğimiz işleri bazen yapamıyoruz.   Ama bir kez seçtiysek, yaptığımız işin en iyisini yapmak sorumluluğunun bilincinde olmalıyız.
          Hakkını vererek yapılan her iş kutsaldır…
          Bunlara rağmen hikâyemizden de ders alarak, umudumuzu kaybetmeden, her çirkinlikten, kötülükten bile güzellik çıkaralım. Beynimizdeki her kötü düşünce bize negatif olarak yansıyacağı için kendimizi düşünerek her olaydan pozitif dersler çıkaralım.
          Kendi hatalarımızı kabul etmek en büyük erdemdir… 
          “Davranışlarımız, seçimlerimiz hayatımızı belirler”. Çoğumuz farkında olmadan davranabiliyor ve yanlış seçimler yapabiliyoruz.
          “Yarın yaşayacağımız evimizin istediğimiz gibi olmasını istiyorsak, davranış ve seçimlerimizi çok dikkatli yapalım”…
        ***
        Vatandaşın sesi olan, ilkeli, tarafsız ve dürüst çalışan fedakâr basınımızın 24 Temmuz Basın Bayramı kutlu olsun! Yandaş değil; temeli vatandaş olan nice bayramlara…
          ***
          Sayın Emniyet Müdürümüz Adem Aydemir’in 17.07.2011 tarihinde vefat eden kız kardeşi Emine Ay’ a Allahtan rahmet, Sayın müdürümüze ve yakınlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
        Sevgiyle Kalın…

 

 

Comments

Comments are disabled for this post