Press enter to see results or esc to cancel.

Elver Hanım

Selanik’in en güzel kızlarından biriymiş… Sarı saçlı, mavi gözlü, beyaz tenli tam bir göçmen kızıymış Elver Hanım. Mübadelede gelmişler Manisa’ya. Selanik’te yaptıkları iplik dokuma işine Manisa’dada devam etmeye başlamışlar. Babası ve amcası ile ortak yaptıkları işlerinde Manisa’nın sayılan, sevilen esnaf ve aileleri arasına girmişler. Mübadele yıllarında yaşadıkları acıları şimdi dostlarıyla acısını çıkartırcasına mutlu olarak yaşıyorlarmış. Elver hanım; ailesinin gözdesiymiş, aklı, becerikliliği ve güzelliği kadar tam bir dokuma ustasıymış.

 

Arkadaşlarına evlilik konusunda dikkatli olun uyarılarında bulunan, sadece işini düşünen Elver Hanım bir gün atölyenin bahçesinde tezgahının başındayken gelen esmer delikanlıya tutulmuş. Elver Hanımın günleri artık bu yağız delikanlıyı düşünmekle geçiyormuş. Dokuma tezgahının başında hayallere dalıyormuş. O gün keşke kalksaydım, merhaba deyip konuşsaydım diye düşünüyormuş. Fakat ne mümkün, babası ve amcasının korkusundan yerinden bile kalkamamış, sadece bakışabilmişler. Günler geçtikçe Elver Hanımın güzelliği, hamaratlığı Manisa’da ün salmış. Beğeneni, istemeye geleni çoğalmış. O yıllarda şimdiki gibi çıkmak bir yerlerde buluşmakta ayıp sayıldığı için her gece yatağında dua ediyormuş Elver Hanım, ‘Şu istemeye gelenlerden biri o olsun ne olur…’ Bazen başka başka kişilerde onu görür olmuş, arkasından gördüklerine yaklaşıp bakar olmuş. Nasıl bir histir bu, aşk mıydı yaşadığım diye düşünür olmuş.

 

Annem çalıştığı için beni rahmetli ananem Elver Hanım büyüttü. Çocukluğum onun hayat mücadelesi ve dedemi anlatmasıyla geçti. Yaşamımdaki başarılarda çocukluğumda ondan aldığım feyzin büyük payı olduğunu düşünürüm.Elver Hanım osmanlı bir kadındı, bir gün kahvelerimizi içerken dedemle nasıl tanıştıklarını gözleri dolu dolu anlatmaya başlamıştı. ‘Dedeni göremedin ama benden dinle kızım’ dedi. ‘’Aşk ne demek bilmeden, her şeyin ayıp sayıldığı dönemlerde sevdim aşık oldum ben dedene. Bir kere görmek yetti Arif’e sevdalanmama. ‘’Aşk ilk görüşte olursa olur zaten sonrası yok’’ ‘’İnsanlar şimdi birbirini kandırıyor boşuna, hayatta çok önemli olan zamanlarınıda yanlış insanlarla, yanlış hareketlerle tüketiyorlar.’’ ‘’Bizim zamanımızda ‘’Aşk’’ göz göze bakışıp, mektuplaşarak, gönderdiği mendilde onun kokusunu duyarak, elin değmediğini bile sevebilmekti.’’

 

İstemeye gelen herkesi gönderiyor sonrada babamdan bir sürü azar işitiyordum. Günlerden bir gün pazara çıktığında karşılaşmışlar Arif Beyle, bir gülümseme, bir çift sıcak bakış yetmiş aşklarına. İkisininde yüreğinde aşkın ateşi yanmaya başlamış.

 

Arif Beyde anne ve babasını çok küçükken kaybetmiş, amcasının yanında kalan ve yetişdirdikleri mahsülleri satarak geçimini sağlayan birisi. Bir gün ananem bahçedeyken bir çocuk elinde mektupla gelmiş, ‘Bu mektubu Arif ağbi gönderdi. Ben sık sık bu sokaktan geçeceğim. Cevabınızı tekrar bana verirsiniz ona götürürüm.’’ demiş. Ananem büyük bir heyecanla açmış mektubu, dedem durumunu açıkca yazmış, ‘Ailen seni bana vermezse yada sen istemezsen, aşkımı kalbime gömerim, ailenle arana girmek istemem.’ demiş. Ananem hemen cevap yazmış, zarfa Arif’e verdiği sözüne dair birde mendilini koymuş, postacılıklarını yapan çocuğa vermiş mektubu. Mektupta ‘Gel hemen beni iste, benim gözüm senden başkasını görmüyor. Ben ailemi ikna ederim.’ demiş.

 

Masum mektuplaşmaların yerini, zarflardaki kokulu mendiller, sokaktan geçerken, çarşıda, pazarda bakışmalar ve dedemin iplik dokumaları bahane ederek atölyeye gelip ananemi beş dakikada olsa görmeleri almış. Aylar sonra dedem nihayet cesaretini toplayıp amcası ve yengesiyle ananemi istemeye gelmişler. Büyükbabam misafirlere ‘Düşünelim.’ demiş ama onlar gider gitmezde ananeme; ‘Bu iş asla olmaz kızım, sen rahata alışıksın nasıl geçinirsiniz ? Burdaki rahatını ararsın.’ demiş. O gece ananem sabaha kadar uyumamış o geceden sonra karar vermiş. Suyun öte yanından gelip aşkı burda bulmuşken aşkım için her fedakarlığa katlanmalıyım demiş. Ertesi gün babasına ‘Babacım ben iplik eğirir bez dokurum, Arif Bey satar. Mahsülleride var geçinir gideriz. İzniniz olursa ben onunla evlenmek istiyorum.’ demiş. Baba kalbi kızının aşkına dayanamamış, kabul etmiş. Üç gün üç gece düğün yapmışlar. Damadına da kızına da sahip çıkmış büyükbabam. Bir bakışmayla,bir mektupla, eline bile değmeden başlayan aşk evliliğe dönüşmüş.

 

Ananem ‘’Deden işe gidince bile özlerdim onu, biz birbirimizi çok sevdik ama çokta saydık, evlilikte iyi geçinmek istiyorsan ; erkeğini sayacaksın ki, sende saygı göresin. Bakımlı olacaksın, kadına güzel olmak yakışır ama özgürlüğünden de asla ödün vermeyeceksin. Eşine hizmet etmekten asla gocunmayacaksın. Aşkta gurur ve korku olmaz. Ben ailemin baskısından korkup, Arif’in işi olmadığı için gurur yapsaydım, evliliğimde yaşadığım aşkı ve mutluluğu tadamayacaktım. ‘’

 

Mutlulukları çok uzun sürmemiş maalesef, dedem genç yaşta vereme yakalanınca kurtaramamışlar. Dedem öldükten sonra ananem her gün mezarına gider bir mektup bırakırmış, iyice yaşlanıp hali kalmayınca gidemedi.

 

Biz torunlarına aşkta gurur olmadığını önce sevgi ve saygının gelmesi gerektiğini öğretti Elver Hanım. En büyük derside, kadının özgür ve bakımlı olması gerektiğiydi. 95 yaşında kaybettiğimizde bile hala bakımlı ve güzeldi.

 

Sevgiyle kalın…

Comments

Comments are disabled for this post