Press enter to see results or esc to cancel.

Dul + Kadınsa…

Dün gece evde gazetelere bakarken, Cem Özer den ayrılan Nurgül Yeşilçayla SezenAksunun oğlu Mithatcan Özer in aşkıyla ilgili habere takıldım . . .

 

Tarafların en yakınları, Cem özer: ilişkisinin medeni bir şekilde bittiğini ve ona karışmaya kimsenin hakkı olmadığını, kendisine yakışır şekilde söylemiş.

 

Sezen Aksu : Her tür müdahaleyi yakışıksız buluyorum demiş.

 

Bu sözlere rağmen, toplumumuzda bazı insanlar kişilerin özel hayatlarına müdahaleyi, dedikoduyu kendilerine görev olarak görüyor. Hele   taraflardan biri “Dul+Kadınsa” olay daha da büyütülüyor…

 

Ona müdahale, boynunun borcu!.. Vatandaşlık görevi, namus bekçiliği!..

 

Bende muhafazakar bir ailede yetiştim. Bazı aşırılıkları uygun bulmuyorum. Ama ,, insanlara empati yaparak, önyargısız düşünmenin daha doğru olduğu kanaatindeyim. Benim hayat felsefem olan güzel bakmak;  hoşgörü “Dul + Kadın” olmak diye düşünürken, telefonum çaldı.

***

Arayan, liseden sevdiğim bir arkadaşımdı . Telefonda sesi ağlamaklıydı. Ben kırk yaşına geldim, anne olamadan ve yalnız mı öleceğim diye soruyordu. Çok başarılı ,  alımlı ve güzel bir kadındı. İşi İstanbul da olduğu için orada yaşıyordu.

 

Geçen yıl Manisa ya geldiğinde fatih parkında bir saat kadar sohbet ettik. Heyecanla ,  gözleri parlayarak anlatıyordu, aşkını… ona göre; gerçek aşkı bulmuştu bu sefer, , kendisinden sekiz yaş küçük olsa da …

 

Ayrılırken, mutlu bir yuvanın ön koşulu sayılan nikahtan bahsetti ve nikahtan önce  mutlaka haber veririm demişti.

 

Arkadaşım ilk evliliğini 20 yaşında yapmış kısa süre evli kalmış ve ayrılmıştı. Hiç çocuğu olmamıştı. Artık hem biyolojik saati, hem  duyguları ,  hem de yüreği, anne olmayı istiyordu. Belki de bu duygularla yine yanlış yaptığının farkına varamadan aşık olmuştu.

 

 

Benim bildiğim, bir yıl kadar birlikte yaşadılar. Daha sonra sevgilisi ailesine konuyu açmış, evlenmek istediklerini söylemiş. Fakat ailesi dul bir kadınla evlenmesine asla izin vermeyeceklerini belirtmişler. Maddi manevi desteklerini de kesince, sevgilisi de arkadaşımdan ayrılmak zorunda kalmış.

 

Ben, eşinden ayrıldıktan sonra bu ilişkiyle yeni bir hayata başlayacağına dair umutlanmış ve kendisini toparlar diye düşünmüştüm.

 

Maalesef ki, kapanmamış yaraları, daha da derinleşmişti. Ruhundaki bu “DUL” damgasını nasıl yenecekti ?

Bir insan sadece “Dul + Kadın” diye, aşkından ,  sevdiği adamdan vazgeçmek zorunda kalmıştı.

 

O kadar üzüldüm ki ….

 

Toplumumuzun kültür seviyesi ne kadar artarsa artsın, okumuş insan ne kadar çoğalırsa çoğalsın. Mahalle baskılarından kurtulamazsak kanayan yaralarımız hiçbir zaman kapanmayacak.

 

Bizim kültürümüzde kadın evlenip ayrıldı diye “Dul + Kadın” oluyor ama erkeğin “Dul ” u yok ,  erkeğin elinin kiri oluyor.

 

Sakın yanlış anlaşılmasın ,   adam gibi adam olup , sevdiği kadının arkasında duranlara lafım yok. . .

 

Ailesini, şartlarını ,  gelenek ve göreneklerini bilen biri, ya bu hamama hiç girmeyecek , girerse de terleyecek…

Ve,,  hamama giren kese olmayı da göze alacak ! . . .

 

 

Hayatta her şey hazır gelmiyor…

Aşk tada fedakarlık ve emek varsa yaşamaya değer…

 

Üzülme güzel arkadaşım dedim, o seni hak etmemiş…

 

Arkadaşım Can Yücel’ in dediği gibi; “sevgi emekmiş, emek ise vazgeçmeyecek kadar ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş”

 

Sözündeki gibi , kendine yakışır bir şekilde özgür bıraktı aşkını . . .

İyi ama,, sevgilisi arkadaşıma yaşattırdığı acıyı hayatı boyunca unutabilecek miydi ? . . .

 

Kendi vicdanıyla hesaplaşıp, . . . Aynaya gururla bakabilecek miydi?..

 

 

Sevgiyle Kalın . . .

Comments

Comments are disabled for this post