Press enter to see results or esc to cancel.

Başlarken …

Sevgili okurlar,

bundan sonra “Hayata Dair” her konuya bir kadının penceresinden sizlerle birlikte bu köşeden bakacağız.

İnsanın hayata baktığı iki penceresi oluyor.

Birinci pencere, ailesinin , yaşadığı çevrenin adetleri gelenekleri ve ortamın baskılarıyla, gördükleriyle baktığı pencere.
İkinci pencere ise, kendi birikimi ile yaptıkları, başarıları, başarısızlıkları ve hayal ettikleri ile baktığı pencere.

Kişiler hayata bakışları , aldıkları eğitim , başarılarıyla ikinci pencereyi oluşturabiliyorsa ;
Başarısızlık ve kırgınlıklarından ders alma olgunluğuna erişebildilerse eğer …
Kendi bakış açıları ile oluşturdukları pencereden, gündüz gök gürültüsü ve yağmurun ardından çıkan gökkuşağını , pırıl pırıl güneşi görür.
Gece ise , gökyüzündeki Samanyolu ve yıldızların farkına varıp, kendi yakamozlarını bile oluşturur.

Her sabah yeni bir sayfa açar, hayata …
Aynaya baktığında gülümsemeyi öğrenir…
Bakış açısı insanın tüm hayatını etkiler.

Bu ilk yazımda sizlerle hayatın güzel yanlarından bakmak istedim.
Sizlerinde yaşadığımız zorluklara rağmen, hayattaki güzellikleri görmeniz dileği ile…
Aşağıdaki hikayeyi paylaşmak istiyorum.

Aynı kalp rahatsızlığıyla aynı kaderi paylasan iki yaşlı adam aynı odayı da paylaşıyorlardı.
Tek fark biri cam kenarında diğeri ise duvar dibinde yatıyordu. Cam kenarındaki yaşlı adam her gün camdan bakarak arkadaşına dışarısını anlatırdı.

“Bugün deniz sakin, yine de hafif rüzgar var sanırım çünkü uzaktaki teknenin yelkenleri rüzgarla doluyor. Park bu sabah sakin, iki salıncak dolu iki salıncak bos, dünkü sevgililer yine geldi, aynı yere oturup konuşmaya başladılar, elele tutuştular, ne kadar da yakışıyorlar birbirlerine. Erguvan ağaçları ne kadar güzel açmış her yer mor bir renk almış, erik ağaçları da beyaz çiçekleriyle onlara eşlik ediyor. Denizin üzerindeki martılar bugünkü yemeklerini arıyorlar, ne güzel de dalıyorlar suya”

Günler böyle geçip gidiyordu ta ki ;
cam kenarındaki yaşlı adam kalp krizi geçirene kadar, iste o anda duvar kenarındaki adam düğmeye bassa kurtaracaktı arkadaşını ama şeytana uydu, bunca zamandır sadece dinleyebiliyordu, artık görebilirdi de, iste bunun için düğmeye basmadı ve hemşireyi çağırmadı. Aynı kaderi paylaştığı kişiyi ölüme gönderdi, ama o bunun haklı bir savunma olduğunu düşünüyordu.

Ertesi gün hastabakıcılar ölen yaşlı adamın yerine kendisini koymaya gelmişlerdi. Hemen yatağının yerini değiştirdiler, işte o günlerdir bakmak istediği manzarayı nihayet görecekti.

Başını kaldırdı ve pencereden baktı

“Simsiyah bir duvar”

Sevgiyle kalın …

 

Comments

Comments are disabled for this post