Press enter to see results or esc to cancel.

Anne Olmak…

Küçük bir erkek çocuk annesine sordu:
“Niçin ağlıyorsun?”
“Çünkü ben kadınım” diye yanıtladı annesi.
“Anlamadım!” dedi çocuk.
Annesi çocuğu kucaklayıp,
‘’Ve hiçbir zaman anlamayacaksın’’ dedi.
Babasına baba, annem niçin ağlıyor ? diye sordu.
Babanın cevabı,
‘’Bütün kadınlar sebepsiz ağlayabilen yapıdadır.’’
Diye cevapladı.
Küçük oğlan büyüdü, yetişkin adam oldu.
Hala kadınların niçin ağladıklarını keşfedemedi.
Nihayet öldükten sonra cennete gittiğinde Allah’ a sordu: Allah’ım, dedi.
‘’Kadınlar niçin bu kadar kolay ağlayabiliyorlar?’’
Allah dedi ki …
“Ben kadınları özel yarattım”
Tüm yaşamın kuvvetini taşıyacak güçte olmasına rağmen,
Başkalarına teselli verecek kadar
Yumuşak omuzlar,
Doğumun acısına olduğu kadar,
Doğurdukları evlatlarının nankörlüğüne
Dayanabilecek iç kuvvetini verdim.
Başkalarının kuvvetinin kalmadığında devam edecek azmi, ailesinin
Hastalığında yorgunluğuna
Pabuç bırakmayacak kudreti verdim.
Her türlü şart altında ve hatta annelerini çok kötü incitseler de,
Çocuklarını sevmek duygusallığını verdim
Bu duygusallık her yaştaki
Çocuklarının yaralarını sarmalarına
Sorunlarını dinleyip paylaşmalarına yardım ediyor.
Kocalarını tüm kusurlarıyla sevmek kuvvetini verdim.
Erkeğin kaburgasından onları erkeğin kalbini korumaları için yarattım.
Onlara iyi bir kocanın eşini asla incitmeyeceğini fakat bazen destek
Ve kuvvetini deneyecek davranışlarda bulunacağını anlayacak duyarlı bir zeka verdim.
Tek zayıflık olarak kadınlara birer gözyaşı verdim.
Tamamen kendilerinin sahip oldukları, ihtiyaçları olduğunda kullanmak üzere”…
“İnsanlık için bir gözyaşı”… diye cevapladı.
***

Sevgili dostlar,
“Kadını güzel yapan şey ne saçı, ne vücudu, ne güzelliğidir. Kadını esas güzel yapan sevgisini paylaşabilmesi, fedakarlığı, sorumluluğu, anlayışı, sadece bilgiye değil aynı zamanda kalbe de yönelik aklıdır.”
Bir kadın anne olana kadar çocuktur.” sözündeki gibi anneyse kadın, kadınlığının zirvesini, evlat sevgisini tattıysa , hayattaki olgunluğuna erişebilmiş demektir.
Anne olmak Allah’ ın bize en güzel lütfudur”…

Hiçbir süs ve makyaj insanı analık sevgisi kadar güzelleştiremez.

Var olmanın en güzel yanı, sıcacık bir güneş gibi iç ısıtan, minicik bir gülücüğe dünyaları verdiren, ağladığında canı en derinden yakan, tarif edilemiyecek kadar büyük, hiç bitmeyecek kadar derin bir duygudur; Anne olmak…


Dünyaya aynı gözle baktıran, aynı anda güldüren, aynı anda ağlatan, koşulsuz , karşılıksız, sebepsiz sevdiren tek duygudur; Anne olmak
Hayatı sil baştan yaşadığımız, anne olmayı yaşayarak öğrendiğimiz , önceyi unutturan , sonrayı hatırlatan, tüm benliğimizle kendimizi adadığımız tek varlıklarımız evlatlarımız…

Bugün 13 Mayıs, sabah büyük kızımın yaptığı süprizle uyandım. 22 yıldır içimi acıtan ama çocuklarımın sevgisi ile kendimi avutmaya çalıştığım bir gün daha geçiriyorum.

Allah her üzüntüye dayanacak bir sebep verir derdi, rahmetli annem. Benimde annemin ölümünden sonra yaşama sebebim oldu kızım…
Anne olmanın ne demek olduğunu bilemeden anne oldum ben. Kızımla birlikte oyunlar oynayarak büyüdük. Biz büyürken aramıza oğlum katıldı…

Güzel kızım , kardeşin küçüktü ama sen benimle birlikte kaç dalgaya göğüs gerdin… Senden aldığım güçle ben depremlere bile dayandım… Senin varlığınla yıkılmadım… Kaç seferden yorgun döndüm ama sen beni dinlendirdin… Ellerimizi yumruk yaptık, hayata tutunduk biz… Hem annen , hem arkadaşın oldum. Sen benim hem arkadaşım hem annem oldun. Bugün çok iyi anladım ki senden öğreneceğim çok şey var …
Bugün ikinizde gençsiniz. Birlikte hayata tutunuyor, rollerimizi birbirimize vermeye başlıyoruz… Hayatın akışında evlat oluyor, anne oluyor, annane oluyoruz. Roller değişiyor ama değişmeyen tek şey ‘’SEVGİ’’. Lütfen sevgilerimizi ertelemeyelim.

Her kadın anne olduktan sonra annesinin kıymetini daha iyi anlar…

İnsanlar doğar, yaşar, ölür. Bu bir doğa kanunudur”. Annemi kaybedeli tam yirmiiki yıl oldu. Zaman geçiyor ateş düştüğü yeri yakıyor, annenin yerini kimse dolduramıyor, her sevgide olduğu gibi… Tüm kaprislerimizi çeken, ihtiyacımız olduğunda yanı başımızda olan en karşılıksız sevgidir anne sevgisi…

Başta şehit ve engelli anneleri olmak üzere, tüm annelerin, anne adaylarının, içinde annelik vicdan ve şefkatini hisseden bütün kadınların, hayatta olan tüm annelerin anneler gününü kutluyorum. Hakkın rahmetine ermiş olan annelerimizin de ruhları şad, mekanları cennet olsun.
Annelerin kaprislerini çeken zor günlerinde, hastalıkta, sağlıkta onlara destek olan ‘’BABA’’ kelimesini anlamıyla uygulayan, isimde değil uygulamada babalık yapan, babalarında anneler günü kutlu olsun. Hiç birimiz tek başımıza anne ve baba değiliz…
***

Sevgili dostlar, Hürriyet gazetesinde yazılarını beğenerek takip ettiğim Ayşegül Domaniç Yelçe’nin eşine “Veda” yazısını okudum. Yazıdan çok etkilendiğim bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum.

“ Onun yanında büyüdüm… öğrenimimi onun yanında tamamladım. Sonra kaslarım erimeye başladı. Her geçen gün yeni bir kas kaybettim, ama gücümü hiç kaybetmedim. Her durumda yanımda olan harika bir eşe sahiptim çünkü. Günü geldi elim kolum oldu, günü geldi ayaklarım ve bacaklarım. Onun yanında herkes kadar normal bir insandım ben, engelli değil… Engelli olmak çok zor, ama inanıyorum ki , bir engellinin eşi olmak çok daha zor. Bir davete giderken eşini yanında götürememek, canı istediğinde onunla yürüyüşe çıkamamak , dans etmeyi çok sevdiği halde artık o dans edemediği için dansı reddetmek ya da her gece ona suyunu ve ilacını verirken kendisi hasta olduğunda bir bardak su bile isteyememek hiç de kolay değil”…

Sevgili Ayşegül Domaniç Yelçe, bu nasıl bir fedakarlıktır… Yazıyı gözlerim dolarak okudum… Hem kırk bir yıl bir evliliği sürdürecek, hem de engelli bir eşe el, kol, ayak, bacak ve vücut olacaksınız…

Çağımızda bırakın evliliği , ilişkilerde bile insanlar birbirine tahammülsüz…

İşinde biraz yükselmeyle , maddi rahatlıkla, ilişkilerinde yeni arayışlara giren kişiler lütfen bu yazıdan biraz örnek alsınlar.
Hayatımız boyunca hepimiz birer engelli adayıyız. Bunun için bir trafik kazası ya da merdivenden düşmek bile yeterli. Bunun bilincinde olarak hayatımıza devam etmeliyiz.
Engellerin en büyüğü beyindeki örümcek ağlarını aşamamanın verdiği engellerdir”… “Hayat müşterek yaşanırsa, sevgiyle, her engel aşılır”…

Rahmetli Özer Yelçe evliliğinde gösterdiği sabrı ve fedakarlığıyla , sevgili yazarımız Ayşegül Domaniç Yelçe’de vücudundaki engellere rağmen hayata tutunuşu ve mücadelesiyle hepimizin örnek alacağı bir insanlık sergilemişler.

10-16 Mayıs Engelliler Haftasının , engellilere bakış açınızı tekrar, yeniden sorgulamanız için bir fırsat olmasını diliyorum. Artık engellilere acıyarak bakmak yerine onları daha fazla sosyal ve iş hayatına çekebileceğimiz şartları oluşturmamız gerekmektedir.

Sevgiyle kalın . . .

Comments

Comments are disabled for this post