Press enter to see results or esc to cancel.

80 ‘lerde Çocuk Olmak…

80’li yıllar masum, samimi, çıkarsız ilişkilerin olduğu yıllardı, yada çocuk olduğum dış dünyayı tanımadığım içinmi öyle görünüyordu… 80’lerde çocuk olmak demek; geceleri yatmadan önce Adile Naşit’in masallarıyla uykuya dalmak demekti. Tek kanal olan TRT 1 gece 24.00’e kadar açık olur, sonra İstiklal Marşı ile kapanırdı. Bilgisayar olmadığı için arkadaşlarımızla evlerde yada kütüphanelerde ders çalışır hem de sohbet etme imkanı bulurduk. İletişim aracımız ev telefonları ve jetonlu ankesörlü telefonlardı. Belkide bu nedenle randevularımıza sadık kalıp verdiğimiz sözleri tutmayı öğrendik. Cep telefonu ile ulaşılamayan samimi ilişkilerimiz ve özgürlüklerimiz vardı.

Ne güzeldi 80’lerde çocuk olmak. Geceleri kömür sobasında kestane közlemek mesala, ders çalışırken aniden kesilen elektrik yüzünden gaz lambasıyla derse devam etmekti. Gaz lambasının ışığı öğretti bize belkide beklemeyi, sabretmeyi… Gelişen teknolojiye rağmen insan kalabilmeyi…

Gaz lambasının ışığı aydınlattı defterimizi, kalemimizi. Yüreğimize ışık tuttu. Daha ileriye gidebilmek için her zorluğa rağmen eğitimli olmamız gerektiğini öğretti.

Bayramlar ne güzeldi, sokaklar cıvıl cıvıl olurdu. Herkes bayramlıklarıyla akrabalarına gider, mezarlıklar ziyaret edilirdi. Şimdi bayramlarda sokaklar ıssız, mezarlıklar sessiz. İçimiz mi ıssızlaştı hayatın gerçekleri yüzünden, yoksa teknoloji duygularımızıda mı dondurdu?

80’lerde çocuk olmak demek; çikolata ya da sakız kağıdından çıkan folyoları tırnakla düzeltip defter arasında saklamaktı. Hatıra defterine yazı yazmak, pul kolleksiyonu yapmaktı. Sevdiğimiz şarkıları teybe kaset takıp dinlerdik. Şimdiki gibi cd ler değil yeni kasetler çıkardı mesala… İlkokulda siyah önlüğün üzerine beyaz yaka takmaktı 80’lerde çocuk olmak demek.
2012’de çocuk olmayı bizde ailece 4 yaşındaki kızım Günselin ile birlikte yaşıyoruz. Her gece onun çok sevdiği, bizimde seyrettikçe çok anlamlı bulduğumuz Oscar’ı seyrediyoruz. Oscar hepimizin hayal kahramanı oldu. Bilgisayarda oyun oynuyor, TV nin her kanalını dolaşıyoruz, ama bunları yaparken sevgi verebiliyor muyuz ? Oscar ne zaman annesine sarılsa Günselin’de bana sarılıyor. Hem seviniyorum ne kadar sevgi dolu yetiştiriyorum diye, hemde düşünüyorum.

Bizler bir aynayız. Kendimizi görmek istiyorsak çocuklarımıza bakmalıyız. Ve geleceğimizi nasıl istiyorsak çocuklarımızı öyle yetiştirmeliyiz.

Egemenliğin milletin elinde olduğunu ifade eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı gün olan 23 Nisan 1920. Ulu Önder Atatürk’ün tüm dünya çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm çocuklarımıza kutlu olsun.

 

Geleceğin gençleri olan çocuklarımıza daha güzel bir dünya bırakmak dileği ile…

 

Sevgiyle kalın…

Comments

Comments are disabled for this post