Press enter to see results or esc to cancel.

Özlem Yılmaz Küçük ile Röportaj

KADININ GÜCÜ DÜNYACA BİLİNEN BİR ŞEY !.    NEDEN BU DURUMU KULLANMAYALIM Kİ ?

 

Bu hafta sizleri hoş, her daim gülen yüzü ile etrafa pozitif ışık saçan sevgili arkadaşım Özlem Yılmaz Küçük ile buluşturacağım. Özlem, Turkuvaz Medya Grubu dahilindeki Caferuj.com.tr’nin yayın yönetmeni ve Sabah Gazetesi yazarlarından. Aynı zamanda 1 yaşında yakışıklı Ömer’in ve karnındaki 6,5 aylık kızı Leyla bebeğin annesi. Aynı anda hem kariyer, hem evlilik, hem çocuk olmaz diyenlere çok güzel bir örnek. Çağımızdaki çoğu kadın gibi ‘Sık doğumlar vücudumu bozar, kariyerimi etkiler mi?’ gibi düşünceleride yok. Çünkü çok pozitif, kendine güveni olan başarılı bir kadın.

 

Yazılarını severek hatta tüyolar alarak ilgiyle takip ediyorum, Özlem Yılmaz Küçük Kimdir ? Okurlarımıza kendini tanıtır mısın?

 

Turkuvaz Medya Grubu dahilindeki Caferuj.com.tr’nin yayın yönetmeni ve Sabah Gazetesi yazarlarındanım. Senin de bahsettiğin gibi, hayata dair tüyolar, hap bilgiler vermek yazı içeriklerimden. Bu modayla ya da nereye gideceğinizle alakalı olabiliyor, eve gelen misafiri nasıl ağırlamak gerektiğiyle alakalı da, evlilikle ilgili konularla da alakalı olabiliyor. Tabii her şeyin günceli baz alınarak. Gazetedeki köşemin adı Aktüel Hayat. Kısaca yaşam trendleri de diyebilirsin 🙂 . Cafe RUJ’daki ise zaten Yaşam Trendleri. Öncelikle mesleğimden bahsetmemin sebebi meslektaşım olmandan kaynaklanıyor. Aslen ve her şeyden önce bir yaşında bir oğlan ve henüz karnımda büyümekte olan bir kız çocuğu annesiyim.

 

Gazetecilik nasıl başladı ?
ozlemkucuk2

Gazetecilik hayatıma şu anda bulunduğum yer, yani Sabah Gazetesi’nde, 8 yıl önce başladım. Bir internet sitesindeki ilan aracılığıyla girdim işe. Başlarda bir yazarın yazılarını, kitaplarını edit ediyor ve araştırmalarını yapıyordum. Çeviriler yapıyordum. Sonrasında amatör olarak röportajlar yaptım. Gazetecilik çok başka bir şey, herkes bir şeyler yazıyor, çiziyor ancak kökeni gazeteciyse, yazdığının da çizdiğinin de tadı başka oluyor. Bu havayı solumak çok başka, gazeteci kafası bambaşka. Ben aslen iletişimciyim ve buradaki iş deneyimimden önce, junior zamanlarımın ilk başlarında modayla çok ilgiliydim. Ki şu anda da işimin içeriklerinde, ilk sıralarda. Tekstille uğraşan bir ailenin, hatta sülalenin içinde büyümüş olmak çekirdekten yetişmiş olmayı da beraberinde getiriyor. Tabii yetinmeyip moda tasarım dersleri de aldım. Sonrasında Paris’li bir moda tasarımcıyla birlikte çalıştım, yardımcılığını yaptım. Açıkçası o dönemde bu işi çok benimseyemedim. Tabii diğer taraftan, gazetecilik çocukluktan gelen bir meraktı benim için. Keşfetmem gerekiyordu. Ve şimdi istediğim yerdeyim. Tam da ortasında.

 

Başarılı bir gazetecilik hayatı derken evlilik nasıl başladı?

Hayatımda ne kadar plan yaptıysam hiçbiri tutmadı. Sonra ben de plan yapmayı bıraktım. Bu konuda oldukça başarısızım. Evliliği de hiç planlamadım, karşıma çıkacak kişi bana evliliği düşündürecekti. Yoksa evlilik bana “ev” kelime kökünden ibaret bir durumdu. Eşim Fatih Sultan Mehmet Küçük ile karşılaştığımda aklımda hiçbir şey yoktu. Ancak bir ay sonra, hayatımda kimseyle bu kadar çok kafamın uymadığını, bu kadar kısa sürede etki alanına girmediğimi fark ettim. 2 ay sonra evlenme teklif ettiğinde, tüm cesaretimi topladım ve beni içten içe dürtükleyen, Plan! Plan! diye bağıran sese kulak asmadan evet deyiverdim. Plansız yaşamak daha güzeldi. Risk de güzeldi. Hala güzel. Ben plan yaparken, düşünmekten bir türlü karar veremeyen ve sonunda konuyu hep göz ardı eden kişi olmuştum hep. Ama bu sefer çok farklıydı. Farkını şimdi de hissediyorum. Yani, 2010 aşk hayatımın başlaması, 2011 evlilik, 2012 Ömer, 2013 Ağustos’ta da minik kızım Leyla dünyaya gelecek. Ve tüm bu olanların içinde hiç plan yok!

 

Aşk dolu bir evlilik ardından Ömer, hamileyken duyguların nasıldı ? Anne olunca annemi anladım derler ya hep, anneliğe bakışın ? Annene bakışın ?
ozlemkucuk3

 

Benim tanıdığım üç aşk var. Biri meslek aşkı ve karşılığı olan cinsten. Bir diğeri ise, hayat arkadaşınıza duyduğunuz aşk ve yine karşılıklıdır ki, hayatınıza dahil olmuştur. Bu iki aşktan karşılık alamadığınızda, aşkınızdan vazgeçmek en doğal seçiminiz, yeni bir sayfa açmak sizi siz yapan en doğru tercihtir. Bir diğeri, karşılık beklemeden duyulan aşklardan tek ve en güzeli. Çocuğunuza duyduğunuz aşk. Çok farklı. Karşılığı olmadan da ömrünüzün sonuna kadar yaşayacağınız bir aşk türü bu. Çok derinde hissediyorsun. Şimdi bir kedi yavrusunu tek başına gördüğümde, neden tek başına olduğunu aklıma takıyor ve ciddi ciddi düşünüyorum. Eskiden çok bariz bir şey olmadıkça, dikkatimi dahi çekmezdi. Çocuk sahibi olmak, insanı böle yapıyormuş. Anneye duyulan aşk da aynı. Anne evinden ayrılınca, anne kıymetini daha iyi anlıyorsun gerçekten de.

Bu duyguları yaşarken bir yandan da yazılarına devam ettin bildiğim kadarıyla, ikisini bir arada nasıl takip ettin ?

 

Doğum iznim sırasında, boş zamanlarımda gündemi takip ettim mutlaka. Ve yazılarımı yazmaya devam ettim. Üç aşktan bahsettim ya. Meslek de benim için aşk. Yazı yazmadan, bir şeyler üzerinde aktif  olmadan duramazdım. Zaman olmasa dahi, yaratıyordum. Yoksa ben ben olmazdım.

Peki şimdi tekrar hamilesin, kaç aylık ?

Şu anda 6,5 aylık hamileyim.

İlk duyduğunda neler hissettin ?

Küçük çaplı bir şok yaşadım. Dedim ya, zorda kalmadıkça hayatımı plansız yaşıyorum. En azından büyük planlar yapmıyorum. Kaza kurşunu derler ya, öyle oldu 🙂 . Aralarında 15 ay olacak. Oğlan 2012, kız 2013 doğumlu olacak. İlk başta negatif yaklaştım. Asla olmaz diyordum. Sonra ailece enine boyuna düşündük. Bir ikinciyi 3 yıl sonra yapacağıma, şimdi yaparım ikiz gibi büyürler şeklinde düşündüm. Çünkü 3-4 yaşına geldiğinde, tam rahatlıyorum derken, tekrar başa dönmek daha zor gelecekti. Çokça örnekleriyle karşılaşıyoruz. Kararımdan çok memnunum. Herkese öneririm. 🙂

Anneler gününde en anlamlı röportaj bu duyguları yaşayan biriyle olur diye düşünüyorum, az aralıklarla hamile kalmak, hem işe, hem Ömer’e, hem eşine, hem de hayata yetişebilmek nasıl bir duygu ?
Bahar ayları hamileliği biraz olumsuz etkiliyor. Çabuk yoruluyorsun. Sana hemen komik bir şey anlatayım. Tabii bu durum, komik mi vahim mi sen karar ver . Geçtiğimiz gün iş çıkışı, bir Avm’ye girerken, aynı zamanda telefonla konuşuyordum. Hamile olduğumdan makineden geçmedim. Güvenlik kadının araması sırasında hala telefonla konuşuyordum. Kadın beni ararken bir anda ona sarılmış ve bir tanıdığımı görmüş gibi öperken buldum kendimi. İkimiz de çok şaşkındık. Neden böyle bir şey yaptım bilmiyorum. Diğer erkek güvenlik de gülmekten yıkılıyordu. Sonra biz de çok güldük. Ama sanırım bu kafa hamilelik ve baharın hamilelik üzerindeki etkisinden . Onun dışında, hamilelikle ilgili bir sorunum yok. Umarım da olmaz. Beni tek düşündüren doğum. Ömer normal doğumla doğdu. Kızın da öyle olmasını çok istiyorum. Ama biraz korkuyorum, hepsi bu 🙂 . Eşim, bana büyük yardımcı. O’nun desteği olmasa, bu kadar şeyi bir arada asla yapamazdım. Aynı zamanda annem de. Aslında, her şeyi bir arada götüren karakterlerdenim. Boş durmayı, yatıp bacak uzatmayı zaman kaybı olarak görenlerdenim. Çok hasta olmadığım sürece, yapabileceğimi düşünmüyorum. Tabii hem temposu yüksek bir iş, hem hamilelik, hem Ömer, hem ev hepsi bir arada kocaman bir ünlem gibi görünüyor. Gece küçük çocuğun için uyanıyorsun, sonra sabah erken kalkıyor, hazırlanıyor ve işe gidiyorsun. Trafik çekiyorsun. Toplantılar, haberler, yazılar. Tabii sosyal de olman gerekiyor. Arada iş çıkışı eşinle bazı aktivitelere katılıyorsun. Ya da gün içinde işle alakalı aktivitelere. O arada işler birikiyor vs vs. Eve gidiyorsun yemek ve ev işi faslı. Çocuğunu alıp dışarı çıkıyorsun, onu gezdiriyorsun. Evde biraz eşinle baş başa zaman geçirmek istiyorsun. Hooop saat 01:00. Ve döngü başlıyor. Bu saydıklarım sadece genel başlıklar. Ara başlıkları, özetlemek için atlıyorum 🙂 . Ama inan ki her şey bir şekilde halloluyormuş. Ve hiçbirinden şikayet etmiyorsun, bence hayat böyle çok güzel. Sadece plan yapıp, kendi gözünü korkutmamak, akışına bırakmak yeterli. Ve Allah güç veriyor. Buna kesinlikle inanıyorum.

Allah’ın biz kadınlara en büyük lütfu annelik, bu analık ruhu annelik fedakarlığı diye düşünüyorum ve bu güç biz anneleri her şeye yetmeyi , dayanmayı sağlıyor. Bunca işi yaparken ana oğul bakımlı ve şıksınız seni her zaman güler yüzlü pozitif görüyorum, Özlem’cim sen hem kariyer, hem bebek olmaz diyenlere çok güzel bir örneksin bu konuda neler söylemek istersin ?

Çok teşekkür ederim güzel sözlerin için. Bu sanırım benim doğamda var. O yüzden zorlanmıyorum. Ben de kendimi zaman zaman salıyorum. Ama bu salma durumunu hemen salaşlıkla birleştiriyorum. Yani onun da bir stili var . Oğluma da çok cicili bicili şeyler giydirmeyi sevmiyorum, kendim de aslen öyle değilim. Sanırım kızıma da giydirmeyeceğim. Şık ama bir yerlerde salaşlık olsun seviyorum. Hafif rocker seviyorum. Çok feminen olamıyorum. Maskülen daha çok seviyorum. Aslında düşünürsen bu saydığım stiller, tüm sorularına vermiş olduğum cevapların özeti gibi. Ayrıca giyinirken de çok plan yapmıyorum, o gün ne hissediyorsam o. Oğlumu da öyle giydiriyorum. Büyüyünce ne isterse giysin.  Pozitifim, doğru gözlemlemişsin. Yoksa yıkılabilirdim  🙂 . Pozitif olduğun sürece, işin zorluklarını çok düşünüp, “ah nasıl yaparım, asla olmaz” demediğin sürece, uzun vadeli planlar yapmadığın sürece, cesaretli olduğun sürece herkes her şeyi yapabilir. Kadının gücü dünyaca bilinen bir şey. Neden bu durumu kullanmayalım ki?

Comments

Comments are disabled for this post