Press enter to see results or esc to cancel.

Aklın Zekatı Siyasettir

Bu hafta Manisa’nın yetiştirdiği, Manisa gönüllüsü, sosyal, yardımsever, Manisa İl Genel Meclis Başkanı Hayrullah Solmaz’ın konuğuyum. Hayrullah bey, güleryüzü, samimi davranışlarıyla bir halk adamı. Sorularımı içtenlikle yanıtlayan Başkanımız, protokol, meclis başkanı değil, halkın başkanlığını yaparak bizlere devletin sıcak yüzünü gösteriyor.

 

Sizi siyasetten ve Meclis Başkanlığından tanıyoruz ama özel hayatında nasıldır Hayrullah Solmaz ?

 

1965 Manisa doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi mezunuyum. Evliyim, 3 çocuğum var. Büyük oğlum mimar, ufağı ingilizce işletme mezunu, ufak bir kızım var. Müteahhitlik, çiftçilik, ticaret yapıyorum. Birde otelimiz var. Manisa’yı çok seviyorum. Hayatını, mazisini, geleceğini bu şehre adamış bir insanım. Nereye gidersem gideyim, gittiğiniz yerin neresini sevdiniz deseler, Manisa’ya dönüşünü sevdim derim. Evlendiğim günden beri, 28 yıldır annem ve babamla her gün konuşur, görüşürüm. Yumuşak huylu bir insanım. Herkesle iyi geçinirim. Kavgacı bir yapım yok.

Hayata bakışınız,hayat felsefeniz nedir ?
Hayata bakışım; İslami tarzda, her günü kapatırken en az bir iyilik yapmış olmayı istiyorum. 94’te hacca gitmiştim o günden bu yana, cumartesi pazarda dahil, her gün bir fukaranın işini görmeden evime gitmedim. Bu yönümü hep diri tutmaya çalıştım. Hayat felsefem; bir müslümanın olması gibi, evine, ailesine, çocuklarına bağlı bir insanım. Her kul gibi benimde hatalarım eksikliklerim var. Hayatımın her anını seviyorum. Allah, bugüne kadar, şerefli, itibarlı çok güzel bir hayat nasip etti.

 

Hayrullah Solmaz’ın ‘En’ leri nelerdir ? En sevdiğiniz ? En kızdığınız ? En sevmediğiniz ?

 

En sevdiklerim, eşim, ailem, çocuklarım, arkadaşlarım, her biri özel. Hiç biri diğerinin yerini alamaz. En kızdığım, siyasette kızmamayı öğrendim. İnsanların davranışlarına şaşırmamayı öğrendim. En sevmediğim, kendi nefsim. İnsanları olduğu gibi kabul etmeyi öğrendim. Kalp kırmamaya, insanların işini görmeye özen gösteriyorum.

 

Siyasette istediğiniz hayal ettiğiniz yerde misiniz ?

 

Siyasette kimse istediği ve hayal ettiği yerde değildir. Bu iş evvela delege olmayı istemekle başlar. Delege olursunuz, başkan olmak istersiniz. Başkan olursunuz, belediye başkanı olmak istersiniz. Sonra İl Genel Meclis Başkanı olursunuz, milletvekili olmak istersiniz. Milletvekili olursunuz bakan olmak istersiniz. Önemli olan, en büyük makam, Allah’a kulluk makamı. İyi bir insan olabilmek, bulunduğunuz makamın samimiyetle hakkını vermek önemli.

 

DSC_0073

 

Manisa büyükşehir olmaya hazır mı ?

 

Bir insana, karada en güzel hocaları tutsanız, özel derslerle nasıl yüzüldüğünü öğretseniz, en sonunda onu suyun içine atmadan nasılyüzüleceğini öğretemezsiniz. İl Genel Meclisi olarak, iki yıldır Manisa’yı büyükşehire hazırlıyoruz. Partimizin 2009 Mayıs ayındaki büyük kongresinde, büyük şehir olma müjdesini aldık. Ertesi ayki meclis toplantısında, byükşehir uyum komisyonunu kurduk. İnşallah Manisa’da büyükşehir olmayı en sıkıntısız olarak atlatan illerden birisi olacak.
Halkımız büyükşehir olmaya korkuyor, vergiler artacak mı ? Büyükşehir olmanın vatandaşa getireceği artı ve eksiler nelerdir ?

 

Üzülerek söylüyorum, muhalefet lideri bu belirsizlik ortamından faydalanarak, milletimiznin korkularını kaşıyarak siyaset ve politika üretmeye çalışıyor. Bu yanlıştır. Bu kanun taslağını iyi inceleyen herkesin görebileceği bir şey var.

 

Beş yıl boyunca köylerimizden imarla ilgili harç alınmayacak.
Köylerimizdeki su paraları, belediyelerin aldığı su paralarının beşte birini bile geçemeyecek.
10 yıl boyunca köy ve beldelerimizde bulunan, oraların tüzel kişilerine ait gayri menkullerin irap ve gelirlerinden oralara pay verilecek.

 

Büyük şehir olmak gelirlerini o şehrin halkından toplamak değildir. Büyükşehir olmak bütün mevcut ilçe belediyelerinin Ankara İller Bankasından gelen payları aynı kalmakla beraber, Büyükşehir olmakla iller bankasından alınan ayrı bir payın yıllık bütçeye gelmesiyle hizmetlerin büyümesi demektir. Burada insanlarımızı emlak vergisindeki, su parasındaki artışla korkutacağınıza gelişecek ve zenginleşecek olan Manisa’da oluşacak olan bu güçlü imkanların halkın yaşam kalitesine getireceği güzelliklerden bahsetmek gerekir.

 

Muhalefet, seçimi alamayacağını şimdiden anladığı için, acaba kendi kazanamayacaklarını bildikleri bu seçimi AK Parti’ye de kaybettirir miyiz arayışı içindeler. Ama Manisa’nın sağduyulu insanlarının buna prim vermeyeceğine inanıyorum. Halkımız hiçbir endişe duymasın. Büyük şehir külfetleri ile nimetleri kıyaslandığında külfetleri dikkate bile alınmayacak kadar küçüktür.

 

Peki Başkanım, sizce Manisa’nın en büyük sorunu nedir ?

Manisa’nın en önemli iki sorunu var.

1- Trafik ve otopark  hiç bir belediyecilik anlayışı yolları daraltarak trafik akışını hızlandıracağını iddia edemez, etse de başaramaz.
2- Şehrin büyümesiyle irileşmesi arasındaki farkı anlayamamak. Şehrin Yaşam Kalitesi. Bu şehir irileşiyor, iri bir köy haline geliyor ama bir şehirde olması gereken, medeniyet ölçütlerini içinde barındıramıyor. Tiyatrosu daha yeni oluşmuş. Sosyal etkinlikleri çok az, kültürel etkilikleri çok az. Yüksek gelir grubunu şehrinde ikamet ettirecek sosyal alanlara sahip olmayan bir şehrin büyük şehir olması ve zenginleşmesi mümkün değildir. Biz bu şehrin organize sanayisinin bile asgari ücretlilere iş veren bir organize sanayi olmasını istemiyoruz. Allah nasip ederde büyükşehir olursa bizlerde bunun içinde yetkili olursak Manisa OSB’ye uluslararası standartların üzerinde yüksek teknoloji getirmeyen hiç bir sanayi kuruluşuna artık müsaade etmek istemiyoruz. Kurulacak her fabrikanın katma değeri, insan, emek katma değeri yoğun ve yüksek teknoloji kullanmasını sağlayacağız. Bize asgari ücretle değil, 2000-3000 dolarla çalışacak yüksek teknoloji kullanan insanlarla çalışacak fabrikalar lazım. Yani bu şehrin iki temel sorunu var. 1- trafik 2- şehrin yaşam kalitesi, bu ikisini başarırsak 10 yıl sonraki Manisa hiçbirimizin hayal edemeyeceği kadar güzel olur.

 

DSC_0111

Belediye Başkanımız Cengiz Ergün’ü sever misiniz, çalışmalarını nasıl buluyorsunuz ?

 

Cengiz beyi severim, arkadaşımdır. Bu şehrin çocuğudur. Benim dedemden kalma bir nasihatım var. Kendi malını överken başkasını kötüleme derdi. Yaptığı çok güzel işler var. Biz onların daha iyisini yapacak ufka ve vizyona sahibiz. Belediye Başkanı olarak güzel işler yaptı ama Büyükşehir Belediye Başkanı olmak başka bir şeydir. Zaten son dönemde, revizyon imar planıyla Manisa birbirine girmiş durumda.
Manisa’da siyasetçiler arasındaki söylem ve diyologların düzeyini beğeniyor musunuz ?

 

Manisa’dakileride Türkiye’dekileride beğenmiyorum. Eskilerin çok güzel bir sözü var. ‘’Edep bir taç imiş. Nuru hüdadan, giy o tacı kurtul her türlü beladan’’. Biz teşekkür etmesini, birbirimize nazik davranmasını öğrenmek zorundayız. Çünkü bizler toplumun önündeki insanlarız. Toplumun diğer kesimleri bizim aramızdaki diyologlara bakarak kendi arasındaki diyologları geliştirir. Onun için bizim buna dikkat etmemiz lazım.

 

Sizin muhalefetlede aranız iyi, bunu nasıl başarıyorsunuz ?

 

Ben AK Parti’nin kurucu il başkanıyım. Şu anda AK Parti İl Genel Meclis Başkanıyım. Ama benim söyledğim bir laf daha var. MKP. MKP ne demek, Manisa Kalkınma Partisi, bizim esas partimiz MKP- MKP yi ana partiniz yapınca, insanlarıda doğrulara ikna edince bu şehirde hangi partide olursa olsun bu şehrin çocukları bu şehre hizmet etme önüne geldiğinde bu şehir için ne yapabiliriz diye taşın altına elini koyuyor. Bende muhalefet partilerini bunun için ikna ediyorum. Bizim İl Genel Meclisimizde hiç kavga olmadı. Bizim İl Genel Meclisimizde hiç sözlü atışmalar olmadı. Bizim İl Genel Meclisimizde her karar oy birliği ile çıktı buna bütçede dahil. Ben yumuşak huylu bir insanım. Mülayim bir yapım var. Kırgınlıklarımı, kızgınlıklarımı içeriye atıyorum. Edebalinin dediği gibi; Bundan sonra bölmek bize, bütünlemek sana, diyor. Şehirle ilgili konularda kolkola girmeye özen gösteriyorum. Milliyetçi Hareket Partisinden bir belediyemiz olmasına rağmen her sene Manisa nın en önemli Mesir Festivali için belediyenin kattığı para kadar özel idareden para katıyorum. Manisa daha iyi tanıtılsın,daha iyi yerlere gelsin diye yardım ediyorum. Belediyeden ve STK’lardan gelen taleplerin önünü açmaya gayret ediyorum. Manisalı şair, yazar, sanatçı, siyasi görüşü ne olursa olsun kitabını bastırıyor, eserini yayınlatıyorum. Manisa ile ilgili kim bir taşın üstüne taş koyuyorsa yardım ediyorum. Buda insanların gözünden kaçmıyor.
Sizin adınızı sürekli yaptığınız yardımlarla sosyal sorumluluk projelerinizle duyuyoruz…

Burdan aldığım maaşımı Manisa’nın ihtiyaç sahiplerine, fakir fukaraya dağıtıyorum. Önemli olan geride hoş bir seda bırakmak.
Son dönem partililere rağmen mi seçildiniz ?
Partililerin bazıları istedi, bazıları istemedi. Benimle daha iyi olacağını düşünenlerin sayısı daha çok çıkınca ben seçildim.

Bu kadar yoğunlukta kendinize zaman ayırabiliyor musunuz ?

Ayırıyorum. Her gün 1- 1.5 saat çok sevdiğim tavlamı oynarım. Tavladaki lakabım Almanyalı Mahmudun oğlu. Keyifli bir hayat yaşamayı severim. Eski plaklarım var. Eşim her sabah plakları takar, müzikle kahvaltıya otururuz. Beni yeni Cd çalarlardaki ses kalitesi rahatsız ediyor. Eski plaklardaki cızıltıyı seviyorum. Giyinmeyi severim. Eskiden yemeğide çok severdim, ameliyattan sonra çok yiyemiyorum ama sağlığım gayet iyi.

DSC_0072

Başkanım ilginç bir anınız var mı, bizlerle paylaşır mısınız ?

 

Şöyle anlatayım; Öncelikle kadına ve erkeğe şiddet lafına karşıyım çünkü bence hiç bir canlıya şiddet uygulanmamalı. Hayvanlarada, bitkilerede şiddet olmamalı. Biz hangi fikirden geliyoruz, bizler Yunusun torunlarıyız. Belediyemizin biride Yunus Emre olacak. ‘’Elif okudum ötürü, pazar eyledim götürü, yaradılan ne varsa sevdim, yaradandan ötürü’’. Bizim ölçümüz bu, bizim arzumuz bu. Bu ülkede herkes kardeşçe yaşasın en fazla ağız münakaşası yapsın. İnşallah bu arzu ettiğimiz ortamı yaratmak bizlere nasip olur. Anı deyince; burada 8 yıldır çok özel anılarımız oldu. Bizim makamlarımız doktor muaynehaneleri gibidir. Hasta gelir derdini size anlatır. Doktorun 1. vazifesi bana her tür derdini anlatabilirsin. Bu ikimizin arasında kalır. Kalben ve gönlen hissettirmektir. Bizimde buraya gelen dertli, garip , fukara veya resmi kurumlarla işi olanlar geliyor. Geçen gün sizede anlatmıştım; Yaşlı bir amcamız gelmişti. Eşinden şiddet görüyormuş. O zamanki emniyet müdürü arkadaşımızla ince bir oyunla eşini biraz korkutarak, amcam 15 günde bir gelip imza atacak, bak şikayeti olursa kamerayla yakalarız seni deyince, amca bir ay sonra geldi bize teşekkür etti. Allah razı olsun, her gün dayak yiyordum, sayende rahat ettim dedi. Bu tür güzel şeyler yaşıyoruz. İl Genel Meclis Başkanının görevi kanunda meclisi sevk ve idare eder, yazar ama bana göre vazifesi orda bitmez başlar. Meclis Başkanı olarak, bu şehrin ombusmanı gibi ağabeyi gibi davranmalıyız. Her türlü dertlinin derdine derman olmak için koşmak zorundayız. Kimi dert var, telefon etmek gerek. Kimi dert var vatandaşın cebine 20 Tl koymak gerekiyor. Kiminin hiç bir derdi yok, şuraya gelip itibar görmek istiyor.

 

Herkes size ulaşabiliyor…

 

Biz bu kapıyı hiç kapatmadık. Bazen özel kalemim, sekreterim şikayet ediyor, burası yol geçen hanımı diye. Zaten onun için geldik buraya. İnsanlar acaba kabul eder mi demeyecek, buraya gelip derdini anlatacak. Çözebiliyorsak çözecek , çözemiyorsak yanında olduğumuzu bilecek. Çünkü bir yanımızla halkı temsil etsekte, bir yanımızla devleti temsil ediyoruz. Devletin sıcak yüzünü halka göstermeliyiz.

 

Güzel bir şiir var onu okuyayım size;

 

Genç adam! Düşün bir yığın dert ki, kaç asırlık..
Sarmış cemiyeti onulmaz pek çok hastalık.

Milletin her yanı ayrı bir illetle malûl;
Beyinler sarsık, kalpler baygın, devâsı meçhûl..

Meydanlar inliyor; gayesiz kalabalıklar..
Ve insanlar tıpkı “akvaryumdaki balıklar:”

Şaşkınlıkla gidip kâh sağa tos, kâh sola tos..
Böyle bir topluluk içinde idrake paydos!

Bunca fezâyîle cemiyet yaşar mı? Heyhât!
Göz görmez, kulak sağır, “kapkaranlık hissiyât..”

Şehirler çirkef oldu, sokaklar zift kanalı;
Gençler serâzat, her şey hürriyet payandalı…

Hayâ yırtılıp gitmiş, iffet ayak altında,
Yalan som altın, aldatma sultanlık tahtında…

Kurt gövdenin içinde, yapraklar bir bir solmuş,
Millî ruh derbeder ve millet dâğidâr olmuş…

Genç adam; bu badirenin bahadırı sensin!
Yıllardır, hayallerde, düşlerde beklenensin…

Doğrul! Kendine gel! Bak, tan yeri ağarıyor;
Ve ışıklar karanlık ordusunu boğuyor.

Hiç durma, koş tulumban elinde dört bir yana!
Göğüsle alevleri, bu bir vazife sana!

Yırtılsın bütün zulmetler belli olsun ak yol

Gel İslam aleminin dönülmez davacısı ol

Sensin asırlardan beri beklenen kahraman

Gel ki artık dizlerimde kalmadı derman.

 

Biz bu toplumun 1000 yıllık rüyalarının gerçeğiyiz. Ben AK partiye girerkende Türkiye’deki 50 küsur herhangi bir partiye girmek için girmedim. Ben bu partinin içinde özdeşleşen temel meselenin ‘1000 yıldır hayalini kurduğu bu ülkeyi ben yönetirim ve ben yoksam kimse yoktur.’ sözündeki samimiyet gibi bu milletin tercümanı olmaya çalıştım. Bunların dışında zaman zaman nefsi davranırsak, hemen tövbe ediyoruz. Bir fukaranın işini yapmaya çalışıyoruz. Bazen enaniyet, bazen hissiyat, bazen nefis bizimde gururumuzu okşadığı anlar oluyor. O zaman büyüklerimizin tevazusuna bakıyoruz. Alimlerimizin yazdığı insan tasvirlerine bakıp, halimizden tövbe edip, aşkla koşmaya devam ediyoruz.

 

 

Son olarak sizi örnek alan gençlerimize ne önerirsiniz ?
Allah’ın insana verdiği her nimetin zekatı vardır. Malının zekatı % 40’ta birini fakir fukaraya dağıtmaktır. Evinin zekatı, evini eşe, dosta, akrabaya, talukata, ana babaya açmaktır. Arabanın zekatı, arabanı dostlar hizmetinde hayırlı işlerinde kullanmak. Aklın zekatıda siyasettir. Eğer bu gençlerimiz hepsini tek tek söylüyorum, hayatının bir döneminde siyasetle millete hizmetle uğraşmazlarsa ömrün zekatını vermemiş sayılırlar. Ve bu aziz milletten hiç birimiz alacaklı değiliz. Sizi beni bu millet okuttu, iş güç sahibi yaptı.Sofrasındaki ekmeğini keserek bu üniversiteleri kurdu bizleri okuttu. Onun için bu millete hizmet gibi şerefli bir vazifemiz var. Gençlerde bu aşkla bu aziz millete hizmet sevdasıyla bu ülkeden ne alırım değil, bu ülkeye ne verebilirimin cevabını arayarak hizmet edecekler. Hizmet etmek isteyen herkese, ideolojisi ne olursa olsun, siyasi fikri ne olursa olsun AK partinin kapıları açıktır. AK parti bütün namuslu ideolojilerin içinde rahatlıkla yol bulabileceği entellektüel birikimi yüksek insanların partisi olmalıdır, olmaktadır.

 

 

Comments

Comments are disabled for this post